style resterance


P.S.Ben yapım gereği, ofiste hatta şantiyede üreten kadın olmalıyım.Sanırım aileden gelen bir yön  bu.5 kuşak geriye kadar ailemdeki tüm hanımlar çalışıyor. Allah yatırmasın ama gerçekten çalışmak beni dinç tutuyormuş onu anladım:)En kısa zamanda işime dönerim inşallah...


Hasta Yatağımdan Manzaralar...


Selam Blogcanlar,
Merak eden arkadaşlarım için paylaşmak istedim.Yaklaşık 3 saat süren bir rahim ameliyatı geçirdim ve çok şükür şimdi çok daha iyiyim.


Öncelikle bu güzel yorum, dilek ve telefonlarınız için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.Gerçekten insanı "sevgi " kadar ayakta ve yaşanır tutan bir kavram yok...Ameliyathane çıkışında  ayılmaya çalışırken beynimden geçen tek düşünceyi çok net hatırlıyorum.Kendi kendime  "Hadi kalk artık Özge yapılacak daha çok işin var" dedim.Çok şükür halen hasta yatağımda olsam da, yazmaya sizlerle paylaşmaya devam ediyorum.

Hasta yatağım demişken, manzaramı da sizlerle paylaşmadan edemedim.Mis kokulu, sevgi dolu kartlarıyla çiçeklerim bana enerji veriyor.Telefonla arayan,çiçek yollayan, gelen ,gelemeyen, yorum yazan,mesaj  atan tüm dostlarım  saolun.İyi ki varsınız, iyi ki sizlerleyim...

Yapım Aşamasındayım...

 Yarın (Perşembe) sabah, siz bu yazıları okurken ben muhtemelen yapım aşamasında olacağım.Yapım aşaması da ne derseniz; vücudumda yıpranan  bir iç organım için  ameliyat olarak kısaca özetliyebilirim:)Teknik görevlerde çalışa çalışa açıklamalarım bile gayet teknik olmuş yahu:))



Malum herşeyin bir ömrü var, bizlerin de öyle, yolun  yarısına yaklaşırken biraz bakımla "0 km." olmayı hedefliyorum bilesiniz.Size bunları niye yazdığıma gelince birkaç gün buralarda olamayacağım."Beni özleyin anacığım diyor " ve kaçıyorum...
Dualarınızı esirgemeyin ve  bana pozitif enerjilerinizi yollayın lütfen!


Smirting nedir? En iyi 10 smirting mekanları nerelerdir?

Sigara içme konusunda yasaklar arttıkça, mekanlar da bu konuda yeni önlemler alıyor.Sigara kullanmamama rağmen, bu yazı benim hoşuma gitti sizlerle paylaşmak istedim.

"Sigara içenlerin özgürlük alanları daraldıkça, kendi aralarındaki mesafeler azaldı. Eğlence mekânlarının, kendileri için düzenlediği özgürlük alanlarında yeni ilişkiler, yakınlıklar kurmaya başladılar. Terminolojiye de yepyeni uydurma bir sözcük kazandırdılar: Smirting. Yani smoking ve flirting bir arada...



En iyi smirting mekânları
1) Otto /İSTANBUL
2) Longtable / İSTANBUL
3) Ooze Venue/İZMİR
4) Lucca/İSTANBUL
5) Vogue/İSTANBUL
6) Branca/ANKARA
7) Marakesh/İZMİR
8) Mahalle/İSTANBUL
9) Tribeca / ANKARA
10) Indigo/İSTANBUL

Yani anlayacağınız artık sigara da sosyalleşme aracı oldu.Hadi bakalım hayırlısı...

Merak edenler için misafir banyom ve Sıtkı Usta'dan Ganimetler!

Daha önce bu yazımda bahsettiğim  adsız yorumlarda oturmakta olduğum evin banyo ve mutfak  fotolarını niye örnek fotolar diye koyuyorsunuz,sizin aslında böyle bir eviniz yok vb. anlamında yorum gelmişti.Ben de gülüp geçmiştim ama dünkü yazımda hazır Sıtkı  Ustayı yazmışken size söz verdiğim gibi ordan aldığım ganimetleri paylaşıyım hem de bu bahane ile bu gibi yorumlara kapak olsun diye  misafir tuvaletimin  ve kendi kullandığımız banyo tezgahının fotoğraflarımı da yayınlıyım istedim.





İşte ganimetler ve işte  kareler... Turkuaz mavi tabak ve motiflerin olduğu küçük bölüm, misafir tuvaletimize ait.İçinde sabun vb. olan hamam tası ise kendi kullandığımız banyonun tezgahı...Umarım beğenirsiniz.

Afyon Seyahatim ve Dönüş Yolunda Sıtkı Usta'da Kahve Molası ...

Ailemize katılması planlanan  yeni bir üye için eşimin ailesi ile  Afyon'a gittik, nişana katılıp geldik.Yeni bir kardeşimiz daha oldu.(Elti olma lafından nefret ediyorum da:)
Kısa süreli bir seyahat de olsa dönüşte bizim bir klasiğimiz olan Kütahya çıkışında Çini Ustası Sıtkı Olçar'ın atölyesinde  de Türk kahvesini ihmal etmedik.


Uzunca zamandır sizlerle paylaşmak istediğim bir sanatçı Sıtkı Olçar nam-ı diğer Sıtkı Usta...Sıtkı Olçar, 1948 Kütahya doğumlu. Doğduğu toprakların bereketinden olsa gerek çiniciliğe büyük bir tutku ile bağlandı. 1973 yılında "Osmanlı Çini" adını verdiği kendi atölyesini kurmuş. Çinicilik ve seramik alanında çalışmalarını, sanatından ödün vermeden sürdürdü.Antik desen ve formları uyguladığı çinicilik çalışmalarında, İznik ve Kütahya örneklerini ele alarak yeni biçim ve Öz arayışına yöneldi. 1980 yılından itibaren, özellikle İznik çinileri üzerine çalıştı ve kaybolup gitmekte olduğu sanılan Kütahya çiniciliğine yeni bir boyut ve dinamizm getirdi.

İznik çiniciliğinin sırrı 300 yıldır çözülemeyen Mercan kırmızısnı bulmayı amaç edindi Sıtkı Usta. Çanakkale seramiklerini de yeni bir yorumla ele aldı. İlki 1980 yılında olmak üzere, yurtiçi ve yurtdışında çok sayıda kişisel sergi açtı ve büyük sayıda hayran kitlesi edindi. 1986 yılında Yunanistan`ın Volos kentinde düzenlenen V. Balkan Ülkeleri El Sanatları Sergisi`nde ülkemizi temsil eden Sıtkı Usta`nın yapıtları özel koleksiyon ve müzelerde bulunmaktadır. Geçmişe ait olanı, tarihin damıttıklarını kendi yaratı sürecinde bambaşka bir bakş açısıyla yeniden değerlendiren Usta, bugün uluslararası anlamda kabul gören yapıtlarını sadece"Sıtkı" olarak imzalıyor.
Sıtkı Usta ayrıca 18 yıldan beri devam eden "Vadide Bir Gece" adlı organizasyonu düzenliyor. Dünyanın her yerinden meraklıların katıldığı bu organizayonda yapılan turlar ile Kütahya Firg Vadisi tanıtılmaya çalışılırken gece kurulan kamp ile farklı kültürlerden insanlar bir araya getiriliyor.


Tabi oraya uğramışken o güzel saheserlerden almadan edemezdim.Daha önce misafir banyom için aldığım turkuaz çini kuş, balık motifleri ve tabağıma ilave olarak bu sefer de diğer banyom için içine sabunlarımı doldurduğum bir hamam tası aldım.Hepsi tabiki de SITKI USTA imzalı.Söz musait bir zamanda tüm aldıklarımı fotoğraflayacağım sizler için....Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim Blogcanlar!


Flormar'la Parlıyorum!

Blogcanlar, (ay bu ikoncanlar gibi oldu:P)  lacheen 'in sitesinde "Flormar'ın" Blogger'lara  hediyeler dağıttığını duyunca, hemen internet sitelerine girip bu iletişim formunu doldurmuştum.

Bugün sabah ofise gelince masamda zarif kutuları ve özenli paketlemeleri  ile Flormar ürünlerini buldum.Henüz ürünleri ellerine ulaşmamış arkadaşlarım için bilgi vereyim istedim, formu dolduralı 2 hafta falan oldu.Fazla talep olduğu için, yoğunluktan ürünleri ancak gönderme fırsatları olduğuna eminim.Bazı bloglarda, ürünlerin geç elimize ulaşması sebebi ile sitemlere rastlıyorum.Bu kesinlikle kimseye yaranmak için değil ama el insaf blogcanlar, firma beleş bedava size 4-5 kalem ürün yolluyor, bir de kargo ödüyor.Biz burada bıdıbıdı yapalım.Ben  elimi vicdanıma koyunca olmaz, yakışmaz diyorum.Her ne kadar bu sayede ağızdan ağıza pazarlama  yapsalar da (WOM), bu kriz ortamında böyle bir kampanya yürütmeleri bile bence desteklenesi bir olay...

Hayatımda ojeleri dışında ilk defa farklı ürünlerini kullanacağım bir marka olması sebebi ile müşteri olarak bu kampanya ile en azından beni ve benim bu  bilgiyi paylaşacağım arkadaşlarımı kazandılar.Bundan sonra  beğendiğim ürünlerinde  karşımda  2 farklı bir marka varsa  hiç tereddüt etmeden sırf bu kampanya sayesinde Flormar alırım.




Gelelim ürünlere... Başlıkta da söylediğim gibi resmen parlıyorum.2 ruj, 1 oje ve 1 mascaram geldi ve mascara dışında ruj ve ojeler Supershine serisinden ürünler.Rujumun biri Supershine 501 vişne çürüğü  bir ruj, nemlendirmesi ve rengi gayet iyi.Supershine lip gloss Dior'a göre daha az kalıcı (e tabii fiyatı çok çok daha makul) ve bana gelen renk 120 kodlu.Rengi inanılmaz beğendim.Ojem ise sedefli beyaz o da supershine serisi rengi 017.Mascara'dan  ise performans olarak çok memnun kalmadım açıkçası...

Ama yine de FLORMAR'a kampanyalarından ötürü tüm Blogger'lar adına teşekkür ediyorum.Bu arada web sitelerindeki  ürün bulma kolaylığı da çok hoşuma gitti.

Kayra Restoran Haftası

İnsanları yemek ve yaşam zevki etrafında buluşturan restoran haftaları New York, Miami, Stockholm gibi dünya metropollerinden sonra şimdi Türkiye'de ilk kez Nişantaşı'nda Kayra Şarapları ana sponsorluğunda gerçekleşiyor!

2-16 Kasım tarihleri  boyunca trend yaratan ve yaşatan Nişantaşı'nda festival havası esecek ve bölge restoranları aynı fiyat üzerinden kendi lezzetlerinden oluşturdukları menüleri fiks fiyattan uygulayacaklar.


Kayra Restoran Haftası'yla Nişantaşı sokakları 15 gün boyunca bir sergi salonu kadar ilginç ve festival kadar canlı olacak. Seçkin mağazalardaki VIP Lounge davetleri sofistike bölgeye zarafet katarken, şarap fıçılarıyla gerçekleşecek sokak enstalasyonları da sokaklarda sanat rüzgarı estirecek. Ayrıca, ünlü tasarımcılar ve Türkiye'nin önde gelen dergileri kendi tasarladıkları sofralarla katılımcılara hem görsel bir şölen, hem de yemek-şarap uyumunun en iyi örneklerini sunacaklar. Yine hafta boyunca, restoran ve cafelerin ev sahipliğinde gurmeler, şarap uzmanları, etkinliğe katılan dergilerin yazarları ve sosyal hayatın önde gelen isimleri buluşup, birbirinden keyifli sohbetlere imza atacaklar.

Restoran Haftası menüleri ve fiyatları
Katılan restoran, bistro ve kafelerde öğle ve akşam yemekleriniz için restoran haftasına özel, rafine menüler hazırlanıyor.
Menü 1 (Üç Lezzet + Bir kadeh şarap 20,00 TL)
Menü 2 (Üç Lezzet + İki kadeh şarap 40,00 TL)
Restoranlar öğle servislerinde tercihlerine göre menü 1 ve menü 2'ye veya ikisini de sunacaklar. Akşam yemeklerinde ise sadece menü 2 servis edilecek.

Nasıl katılabiliriz?
Kayra Restoran Haftası’nın web sitesinin restoranlar bölümünde Restoran Haftası mekanlarını ve hangi menüleri uyguladıklarını; menü içeriklerini, sunulan şarapları ve rezervasyonun gerekli olup olmadığı konusunda detaylı bilgileri bulabilirsiniz. Site için tık tık...

Hanımlar Çantalara Dikkat!

Siz de benim gibi çantanıza ne buluyorsanız doldurup,omuz ağrısı çekiyorsanız bu yazıyı okuyun blogdaşlar:)

"Son yıllarda kadınların sıkça tercih ettiği büyük çantalar, vücudun belli bölgelerine fazla yük bindirdiği için özellikle boyun, omuz ve sırt problemlerine yol açabiliyor.Uzmanlar, çantanın uzun süre aynı omuzda taşınmaması, olabildiğince elde taşınan çantaların tercih edilmesi ve çantanın ağırlığının vücut ağırlığının yüzde 10'unu geçmemesi gerektiği uyarısında bulundu.
Türkiye Fizyoterapistler Derneği Başkan Yardımcısı Murat Dalkılınç, özellikle bayanların çok sık kullandığı çantaların doğru seçilmesi gerektiğini, kullanım hatalarının ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulundu.

Tercih edilen çantanın büyüklüğü ve ağırlığına göre kullanım şeklinin de değişmesi gerektiğine dikkati çeken Dalkılınç, “Modayı takip etmek adına yapılan yanlış tercihler, vücudun çeşitli bölgelerinde ağrıya yol açabiliyor. Yapılan çalışmalar, özellikle büyük çantaların hatalı kullanımı nedeniyle boyun, omuz ve sırt problemlerinin görülme sıklığının arttığını göstermektedir” dedi.Dalkılınç, son yıllarda moda olan büyük çantaların hacmi dolayısıyla daha fazla eşya taşınabildiği için ağırlığının da arttığını, bunun da vücudun özellikle belli noktalarına binen yükü artırdığını söyledi.
Kaynak

30'lu, 40'lı, 50'li Yaşlarda Ne Yapmaktasın?



ATATÜRK;

1911'de 30 yaşında Tabur Komutanı idi, Trablusgarp' ta İtalyanlara karşı savaştı.

1916'da 35 yaşında Kolordu Komutanı idi.Muş, Bitlis ve Van bölgelerini Rus'lardan temizledi.

1919'da 38 yaşında Düşman işgali altındaki İstanbul'dan Samsun'a geçti. Amasya mulakatı, Erzurum ve Sivas kongrelerini yaptı.

1920'de 39 yaşında. Türkiye Büyük Millet Meclisini kurdu. Meclis Başkanı seçildi.

1923'te 42 yaşında Türkiye Cumhuriyetini kurdu.

1924'ten 1928'e kadar, Cumhurbaşkanı olarak 47 yaşına kadar süren dönemde DEVRİMLERİ yaptı.


Sevgili Blogdaşım;
Sen 30'lu, 40'lı, 50'li yaşlarda ne yaptın? Ne yapmaktasın?
Unutma; Cesaretin bittiği yerde, Esaret başlar.



57 yıla sığdırılmış bir medeniyet! Minnettarız...

Atatürk’ün pek bilinmeyen fotoğraflarından biri... 1935’te İzmir’den çıktığı Ege ve Akdeniz gezisinde Ege Vapuru’nda salıncakta. Manevi kızı Ülkü de ayaklarına tutunmuş. Bu fotoğraf ve altındaki öyküsü, Ntvmsnbc haber portalında iki gün peşpeşe en çok izlenen ve okunan haber oldu...


Bakışları her zaman olduğu gibi o kadar güçlü ki bu solgun ‘o’ anda bile küçücük bir noktadan bütün fotoğrafa yayılıyor. Atatürk, bu neşe ve keyif anıyla ‘o’ anları unutmaya başlayışımızı temsil eden solgun fotoğrafta bile bugünlerde sürekli gerilen topluma kendine güveni, huzuru ve mutluluğu hatırlatıyor.

Haftaya Sağlıkla Başlayalım; Kahvaltılarımızı yapalım!


Günde 8 saat uyuduğunuz halde kendinizi yorgun hissediyor, çabuk yoruluyor, hafıza sorunları mı yaşıyorsunuz? O zaman beslenme sisteminizi gözden geçirin ve güne mutlaka kahvaltıyla başlayın. Yemek yeme alışkanlıklarımız, zihinsel ve bedensel faaliyetlerimizi etkiler. Sağlıksız beslenme, düşünme ve kavrama yeteneğinin azalmasına, hatta hafıza kayıplarına neden olur.
En önemli öğün
Beynin performansı söz konusu olunca en önemli öğün 'kahvaltı'. Her gün düzenli olarak kahvaltı yapan kişiler, diğerlerine oranla daha başarılı ve verimli.Kahvaltı alışkanlığına sahip olmayanlarda ise konsantrasyon güçlüğü, yorgunluk ve bitkinlik gibi problemler ortaya çıkıyor. Ayrıca, 'sağlıklı bir kahvaltının' yaşlanmayı geciktirdiği, yaşlılık döneminde ortaya çıkması muhtemel bellek ve algı kusurları ile kas zayıflıklarına engel olduğu da araştırmalarla ortaya konuldu.
Çocuklar için 'mutlaka'!
Okul hayatında kahvaltının önemi daha da fazla. Gelişim sürecini henüz tamamlamamış bireylerin hızlı değişimleri, yeterli ve dengeli beslenmeyle desteklenmelidir. Gerekli olan karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve minerallerden oluşan besin öğelerinin doğru öğünlerde yeterli miktarlarda alınmaması, bağışıklık sistemini zayıflatır.Düzenli kahvaltı eden çocukların, derslerdeki motivasyon, fiziksel ve zihinsel performans açısından yüksek başarılı oldukları tespit edilmiştir.

Meyve Veren Ağaç Taşlanır!


Dün gece baş ağrısı ve karışık düşüncelerle  zor ve yıpratıcı bir gece geçirdim.Üstelik daha önce bu yazımda yazdığım biricik eşimle nişan yıldönümümüz olmasına rağmen, bugün karmakarışığım.

Beni bu hallere düşüren ise, dün itibari ile aldığım 4 tane adsız post yorumu.Yorumların genel olarak içeriği ve hedefi sıkça takip edilen sevdiğim bir arkadaşım olan bir blogger idi. Ki; o kişi cevabını kendi sitesinde vermiş.

İnsanların ikili ilişkiler içinde hoşlanmadığı ya da sevmediği insanlar olabilir.Saygı duyarım.Ama o kişi kim ise gidersin onunla konuşur, kendi aranda bunu çözersin ya da çözemezsin ama gelip bana, ya da bir başkasına onunla ilgili abuk sabuk yorumlar, laflar etmezsin.Ya da sırf o kişi ile aran kötü ve de  ben de onunla görüşüyorum diye, gelip konu ile ilgili olmayan  bloglardaki çalışmalara KARALAMALARDA BULUNAMAZSIN.!
Benim aile terbiyemde bu tarz fitne fesat işler yok.

Üzüldüğüm nokta ise, bizler bloglarımızda ısrarla Mutluluk, Amaç ve Araç, Samimiyet ve Dürüstlük desek de; kimileri bu postları okuyup malesef zerre kadar nasiplenmiyorlar.

Bana yolladığı "adsız" yorumlarda adını yazamayacak kadar NAMERT olan bu kişi,  "yorumlarımı  yayınlamayacaksın ama ben yazıyım" demiş.Ben senin kadar KORKAK ve NAMERT olmadığım için bu yorumlarını  yayınlıyorum.Hem de post yapıyorum.
Sana en güzel cevabı beni izleyen Blogdaşlar verir diyorum.

İşte bloguma atılan iftiralar:


  • "bir mimarın hobisi diye başlık atmışsın bende ilginçtir diye okumak istedim ama dakka bir gol bir tamamen bende hayal kırıklığı yarattı. ilk hayal kırıklığını koyduğun 3 fotoda yaşadım banyom mutfağım diyorsun sonra yorumlarda örnek foto diyorsun. ikincisi de lavantaları anlatmışsın arkasından gelen post lavanta torbası satmaya çalışıyorsun yani bu site hobi falan değil tamamen marketing amaçlı bir de .............sorunu var ki her blogta her yorumda karşıma çıkıyor ne yazık ki buraya da dadanmış her bloğa canım cicim bebeğim kuşum diye yalaka yorumlar yazmaktan başka yaptığı bir iş yok eh daha ne olsun tabii ki bu bloğu hiç beğenmedim ve bundan sonra okumayacağım mimarlar bile marketing peşinde koşuyorlarsa bu ülkede bir sorun var demektir. "



  • şu posta bile yine aynı kişilerden 8 yorum siz birbirinizi kullanıyorsunuz. yorum yazarak isimleriniz görünsüz page ranklerini artsın derdindesiniz bunu da en iyi marketing kraliçesi ......yapıyor..... eskiden yorumlarda birinci sırayı kapıyordu şimdi ikiye düşmüş yaşlanıyor herhalde pereformans kaybı var.


  • google gruplardaki forward maillerden kendine blog yaratmışsın iki de şakşakçı bulmuşsun habire yorum yazıyorlar ama hep aynı kişiler 'canım'!!!!!!!


  • körler sağarlar birbirini aağarlar.zaten ..... den başka da yorumcun yok. o zaten her posta yorum yazar maksat ismi görünsün dostlar alışverişte görsün.canım benim yazmış baksana ama sana özel sanma herkese aynı yalakalığı yapıyor.

NOT:BU  GİBİ YORUMLARI POST YAPACAK KADAR, KENDİME VE AİLE TERBİYEME GÜVENİYORUM. KEŞKE SEN DE ADINI YAZABİLECEK KADAR KENDİNE GÜVENSEN!
görsel kaynak

Haftanın Sözü!



"Haftanın Sözünü"  bu yazımda yorumlar kısmında bizimle paylaşan blogdaşım Düşünen Balık'a teşekkürlerimi iletiyorum. İzniyle , benimle paylaştığı sözü haftanın sözü yaptım.
Burada vurgulamak istediğim bir nokta var.Sık sık gerek internetten gerek özel yaşamlarımızdan bazı paylaşımlar alıp blogumuza aktarıyoruz.Ben de bu yola sıkça başvuruyorum.Bu detayda izin  ve kaynak kısmını gerçekten çok önemli buluyorum.Zira günümüzde ne yazık ki çok az kişi üretmek için enerjisini harcıyor.Ağırlıklı tüketim ve hazıra konmak üzerine bir düzen mevcut.Bari hazıra konarken, kaynak  belirtelim de kimsenin hakkı üstümüzde kalmasın diye düşünüyorum.
Gelelim Haftanın Sözüne!Tekrar teşekkürler Sevgili Balık:) Ben bayıldım umarım siz de seversiniz.
"Pahalı ayrı, değerli ayrıdır."
Görsel Kaynak

Amaç ve Araç !



Bugünlerde toplum olarak sıkça okumamız gereken bir yazı olduğunu düşünüyorum.Bunu benimle paylaşan sevgili dostum Burcu'mun yanaklarından öpüyorum.
"Bir grup kariyer yolunda ilerleyen yeni mezun, eski üniversitelerindeki profesörlerini ziyaret için bir araya gelirler.Sohbet, sonunda işin ve hayatın stresinden şikâyetleşmeye döner. Misafirlerine kahve ikram etmek isteyen profesör mutfağa gider ve yanında büyük bir termos içinde kahve ve porselen, plastik, cam, kristal olmak üzere değişik tarzda ve ucuz görünenden, pahalı ve hatta çok özel olanlarına kadar değişik kahve bardakları ile gelir.
Herkes bir bardak secince, profesör şöyle söyler:'Fark ettiyseniz, tüm pahalı görünen bardaklar alındı ve geriye ucuz görünümlü, sade bardaklar kaldı. Kendiniz için en iyi olanı istemeniz normal olsa da, bu sizin stresinizin ve problemlerinizin kaynağı aslında. Emin olun ki, bardağın kendisi kahvenin kalitesine hiç bir şey katmaz. Çoğu zaman, sadece daha pahalıdır ve hatta bazı durumlarda da içtiğimizi saklar. Hepinizin aslında istediği kahveydi, bardak değil, ama bilinçli olarak en iyi bardaklara yöneldiniz ve sonra birbirinizin bardağına bakmaya başladınız.Şunu bir düşünün: Hayat kahvedir. İş, para ve toplumdaki konumunuz da bardaklar. Onlar hayatı tutmak için sadece araçlardır ve seçtiğimiz bardak yaşadığımız hayatın kalitesini belirlemediği gibi değiştirmez de.Bazen sadece bardağa odaklanarak kahvenin tadını çıkarmayı unuturuz. Kahvenizin tadına varın!Unutmayın; En mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip değildirler. Sadece her şeyin en iyi şekilde tadını çıkartırlar."

Yumurta Sepetim ve Bereket Yumurtalarım...

Daha önce sizinle Eminönü Şark Han maceramızı burada paylaşmıştım.Sizlerden  o yazı dizim için cok keyifli geri dönüşler almıştım.İlginize tekrar teşekkürler.Eminönü izlenimlerimi okumayan blogdaşlar aşağıdaki linklere...
  • Brandlife Makalesi ve Eminönü Paylaşımlarım -1
  • Brandlife Makalesi ve Paylaşımlar-2
  • Eminönü Notları ve Hacı Bekir Lokumları
Gelelim konumuza.Şark Han'dan aldığım yukarıdakı yazımda anlattıgım bereket yumurtalarımla (Yumurtalar sepette asağıda koyu renk olanlar) birlikte yumurta sepetim huzurlarınızda.Kenya'dan gelen bereket yumurtaları lav taşından mamul el boyaması ürünlermiş. Eve bereket getirdiklerine inanıldığı için tek sayıda alınıp mutfakta saklanırmış.Şarkhan'da bir mağazadan aldım bunları.Ekonomist Mahfi Eğilmez de daha önce bu köşe yazısında bahsetmişti.
Eminönü ganimetleri mutfağımda yani.Sizin de bereketiniz bol, eviniz şenlikli olsun...



wikiHow üzerine...

Geçenlerde  Develi'de iftar postumu yazmıştım.İşte o iftara gittiğim arkadaşlarımdan öğrendiğim bir siteyi sizle paylaşmak istedim bugün....
Wiki, GNU Özgür Belgeleme Lisansı altında kullanıcıların yeni sayfa yaratmasına, sayfalarda düzenlemeler yapmasına ve bu sayfaları birbirine bağlamasına izin veren (olanak sağlayan) bir yazılımdır. Wikipedia bu wikilerden en çok bilinenidir.Hepimizin hatta ilkokulda çocukların bile internette birşey aramak için en sık kullandığı site bu...
Benim bahsedeceğim bugünkü site ise yine bu linklerden biri. Adı; wikiHow, "nasıl yapılır" (How-To) içerikli wiki-tabanlı bir internet sayfasıdır. wikiHow dünyanın en büyük "Nasıl yapılır" (How-To) içeriğine sahip olmak ve geliştirmek amacında olan bir web sayfası.UGG botların nasıl giyileceğinden tutunda (link için tık tık), Micheal Jackson kostumunun nasıl yapılacağına kadar (tık tık) her bilgi mevcut sitede.Henüz Türkçesi yapım aşamasında ama ingilizcesi olan arkadaşlarım için sayfanın linki burada...
Hadi bakalım, nasıl yapılır diye araştıralım herseyi...


Ambalaj kağıtlarından sanatsal çalışmalar!



Bu meyveler sağlığı koruyor!

Uzmanlar, bağışıklık sistemini kuvvetli, direnci yüksek tutmak ve soğuk kış günlerine hazırlıklı olmak için daha sık ve doğru meyve ile sebze tüketilmesi gereğine dikkat çekiyor.

Soğuk algınlığı sezonu açıldı... Nezle ve grip gibi hastalıklar vücudun dirençsiz bir anını kolluyor. Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı tarafından da desteklenen, “Günde en az 5 meyve tüketin” mesajı ile geçtiğimiz Mayıs ayında bir kampanya başlatan Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) Genel Sekreteri Ebru Akdağ, içinde bulunduğumuz soğuk algınlığı mevsiminde sarı ve kırmızı meyvelerin ağırlıklı olarak tüketilmesini öneriyor. Çoğu zaman soğuk algınlığı denince akla bile gelmeyen elma, üzüm, vişne ve şeftali aslında vücudun sağlığı için koruyucu bir kalkan oluşturan meyvelerin başında geliyor. Tüm bu meyvelerin kış meyvesi olmaması nedeniyle uzmanlar, söz konusu meyvelerin içerdiği vitaminlerin meyve sularından alınmasını öneriyor. Dünya Sağlık Örgütü ve Ulusal Kanser Enstitüsü sağlıklı bir yaşam için günde 5 ila 9 porsiyon meyve ve sebze tüketilmesinin önemini vurguluyor. Bir bardak meyve suyu da bir porsiyon meyveye eş değer olarak kabul ediliyor.
Sıkça değişen hava sıcaklığı, vücudumuzu dirençsiz bırakabiliyor. Nezle ve grip gibi hastalıklar da vücudu böyle zamanlarda yakalıyor. Bağışıklık sistemini kuvvetli ve direnci yüksek tutmanın yolu ise sağlıklı beslenme alışkanlığı ile başlıyor. Soğuk kış günlerine hazır ve sağlıklı bir vücut için doğru vitaminleri almanın önemine işaret eden uzmanlar, söz konusu vitaminlerin öncelikle meyve ve sebzeler ile bunların sularından alınmasını öneriyor.
Portakal ve limon, vücudun günlük C vitamini ihtiyacının yarısını karşılıyor!
Bağışıklık sistemini güçlendirmek, soğuk algınlığı ve gripten korunmak deyince, içerdikleri C vitamini ve folik asit ile öksürüğü azaltan ve genel olarak vücudun direncini koruyan portakal ve limon, ilk akla gelen meyveler oluyor. Oysa ki, hem çocuk hem de yetişkinlerin tüketebileceği farklı türdeki meyveler ile vücudun direncini artırmak mümkün…
Özellikle ateşli hastalıklara karşı güçlü bir silah olan vişnenin suyu susuzluğa birebir…
Vişne, ateşli hastalıklara karşı savaşta etkili rol oynuyor. Asitleşen kanı temizlemeye yardımcı olarak ateşi düşürücü özelliği bulunan, A vitamini ve potasyum bakımından zengin olan bu ekşi meyvenin suyu, susuzluğu gidermek için en doğru seçenekler arasında karşımıza çıkıyor. Mide ve karaciğerin de düzenli olarak çalışmasını sağlayan vişne suyu, vücuttaki sıvı fazlasının da dışarı atılmasına son derece yardımcı oluyor.
Lifli meyveler kayısı ve şeftali de gribe savaş açtı…
Grip ve soğuk algınlığına karşı A vitamini ve B3 vitamini ile kalsiyum, magnezyum, potasyum ve fosfor yönünden zengin olan kayısı, halk tarafından çok bilinmemesine rağmen, bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Lifli bir meyve olan kayısı, sinirleri de gevşetmeye ve dinlenmeye yardımcı oluyor. Kayısıda bulunan vitaminlere ek olarak, C vitamini, folik asit, betakaroten ve potasyum içeren şeftalinin tüketimi, gribe karşı vücudun savunma mekanizmasını güçlendiriyor. Hem şeftali hem de kayısı suları, yaz mevsimi dışında da suyuna rahatlıkla ulaşabileceğimiz meyvelerin başında geliyor.
Zihinsel yorgunluk için elma
Bağışıklık sistemini güçlendirici özelliğe sahip olan ve B3 ile E vitamini il potasyumdan zengin elma, grip ve soğuk algınlığını tetikleyen bedensel ve zihinsel yorgunlukların giderilmesinde etkin rol oynuyor. Örneğin; her sabah çantamıza bir adet meyve atabilir, yemeğin yanında bir bardak elma suyu tüketebiliriz… 
Sihirli iksir üzüm suyu
Uzmanlar tarafından sihirli iksir ve bitki sütü olarak da adlandırılan doğal kalkanlarımızdan üzüm suyu, bileşimindeki zengin vitamin ve mineraller ile vücudun günlük ihtiyacını karşılayabiliyor. Bol miktarda A, C vitamini ve demir ile potasyum içeren üzüm suyu ise vücudun hastalıklara karşı daha dirençli olmasını sağlıyor. İçeriğinde bol miktarda C vitamini bulunan antioksidan özellikli üzüm, bedensel ve zihinsel yorgunlukları gideriyor. Üzümün suyu da, sonbahar ve kış aylarında gereksinim duyulan enerjiyi vücuda kolayca sağlaması ve toksinlerden vücudu arındırması nedeniyle öneriliyor.
Sağlıklı bir çerez niyetine bir avuç yabanmersini
Çok eski zamanlardan beri boğaz ağrısı ve sindirim sistemi rahatsızlıklarının tedavisinde, aynı zamanda idrar söktürücü olarak kullanılan yabanmersini yeniden keşfediliyor. Karışık meyve suları bileşenlerinde sıkça karşımıza çıkmaya başlayan bu mor meyve, muhteşem bir antioksidan. Flavonoidler ve demir bakımından zengin olan bu meyvenin suyu ise vücuttaki stresi alarak rahatlamaya yardımcı oluyor. Özellikle son dönemde karşımıza çıkan karışık meyve sularının vazgeçilmez meyvelerinden biri haline gelen yabanmersini, cildin sağlam ve taze görünümünde de büyük bir rol oynuyor.
Meyveyi bulamıyorsan suyunu iç!
Önerilen tüm meyvelerin her mevsimde bulunması ve tüketilmesi mümkün olmadığından, en pratik alternatif olarak karşımıza meyve suyu çıkıyor. Son dönemlerde, çeşitli meyvelerin bileşiminden oluşan farklı tatlarla her türlü damak tadına hitap eden meyve suları, tüketicilere daha fazla seçenek sunuyor. Uzmanların da sık sık vurguladığı gibi, günde 5 porsiyon meyve ve sebze tüketimi sağlıklı bir yaşamın vazgeçilemez koşullarının başında geliyor. Her mevsimde ve yoğun hayat temposu içerisinde, meyve ve sebze tüketemiyoruz diye üzülenlerin yardımına meyve suları koşuyor. Meyve suları içerdikleri vitamin, mineral ve antioksidan etki gösteren bileşikleri ile günlük vitamin ihtiyacımızı karşılamanın yanı sıra, vücut direncini dengede tutuyor.
Kaynak

Posted in Labels: |

0 comments: